75 - YOLCULUKTA (FARZ'A
BAĞLI) SÜNNETLERİ KıLMAK BABI
حَدَّثَنَا
أَبُو بَكْر
بْنُ خلاد
الباهلي. حَدَّثَنَا
أبو عامر، عَن
عيسى بْن حفص
بْن عاصم بْن
عمر بن
اْلخطَّاب .
حَدَّثَني
أبي؛ قَالَ: - كنا
مع ابن عمر في
سفر. فصلى
بنا، ثم
انصرفنا معه
وانصرف. قال
فالتفت فرأى
أناساً يصلون.
فقال: ما يصنع
هؤلاء؟ قلت:
يسبحون.
قَالَ: لو كنت
مسبحاً
لأتممت صلاتي.
يا ابن أخي!
إني صبحت
رَسُول
اللَّهِ
صَلَى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسلَّمْ فلم
يزد على
ركعتين في
السفر، حتى قبضه
اللَّه. ثم
صبحت أبا بكر
فلم يزد على
ركعتين. ثم
صبحت عمر فلم
يزد على
ركعتين. ثم
صبحت عثمان
فلم يزد على
ركعتين، حتى
قبضهم اللَّه.
والله يقول
{لقد كان لكم
في رسول الله
أسوة حسنة}.
Hafs bin Asım bin
Ömer bin el-Hattab (r.a.)'den; şöyle demiştir: Biz yolculukta (amcam Abdullah)
bin Ömer (r.a.)'in beraberindeydik. İbn-i Ömer (r.a.) bize namaz kıldırdı.
Farz'dan sonra (sünnet kılmadan) kendisi de, biz de dönüp gittik. İbn-i Ömer
(r.a.) dönüşünde cemaatin bir kısmının (kalkıp) namaz'a durduklarını görünce:
Bunlar ne
yapıyorlar? diye sordu. Ben de:
Sünnet
kılıyorlar, dedim. İbn-i Ömer (r.a.):
'Eğer ben
(yolculukta) Sünnet kılmış olsaydım farzımı (kasırlı değil) tam kılardım. Ey
kardeşimin oğlu! Ben Resulullah
(Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ile arkadaşlık ettim. Vefat edinceye kadar
yolculukta iki rek'at (farz) dan fazla
(sünnet namaz) kılmadı. Sonra Ebu Bekir (r.a.) ile arkadaşlık ettim. O da iki
rekat'ten fazla kılmadı. Sonra Ömer (r.a.) ile arkadaşlık ettim. Kendisi de iki
rek'at'ten fazla kılmadı. Ondan sonra Osman (r.a.) ile arkadaşlık ettim. O da
iki rek'at'ten fazla kılmadı. Bu zatlar vefat edinceye kadar durum böyleydi.
Allah Teala da:
لقد
كان لكم في
رسول الله
أسوة حسنة «Ey Mu'minler! Andolsun ki sizin için Resulullah
en güzel örnektir.» [Ahzab 21] buyuruyor' dedi."
Diğer tahric:
Buhari, Müslim, Ebu Davud, Nesai, Malik ve Beyhaki
AÇIKLAMA: Bazı rivayetlerde şöyle deniliyor: ''İbn-i Ömer
(r.a.) bize öğle namazını iki rek'at olarak kıldırdıktan sonra kendisiyle
beraber kalkıp eşyamızın yanına varıp oturduk. Oturduktan sonra İbn-i Ömer
(r.a.), bazı kimselerin sünnet kılmaya kalkmış olduklarını görünce: Bunlar ne
yapıyorlar? diye sordu ...''
İbn-i Ömer
(r.a.)'in bu soruyu yöneltmekten maksadı yolculuk halinde sünneti kılmalarını
uygun görmediğini açıklamaktır.
İbn-i Ömer
(r.a.)'in; "Eğer ben sünnet kılmış olsaydım... " sözünden maksadı,
farzlara bağlı sünnetlerdir. Diğer nafile namazlar değildir. Çünkü kendisinin
yolculukta nafile namazları kıldığı sabittir. Nitekim Buhari'nin kendisinden
rivayet ettiğine göre şöyle demiştir; "Nebi (s.a.v.) binek hayvanının
sırtındayken yüzü hangi yöne dönerse dönsün nafile namazı kılar, secde için
başıyla işaret ederdi. İbn-i Ömer fr.a.) de bunu yapardı.'
Hadisin: "
... İki rek'atten fazla kılmazdı." cümlesinden maksad, farz namazlara
bağlı olan sünnetieri kılmazdı. Bu ifade Nebi (s.a.v.)'in yolculuk ederken dört
rek'atli farzlarını daima kısalttığına ve vakit namazlarına bağlı sünnetleri
yolculukta hiç kılmadığına delalet eder
Osman (r.a.)'ın
son zamanlarında yolculuk yaparken dört rek'atli farzları kısaltmadan kıldığı
sabittir. Bu sebeple bu hadiste: "Osman (r.a.l da iki rek'atten fazla
kılmazdı." şeklinde geçen cümleden maksad, yolculukta farza bağlı
sünnetleri hiç kılmadığını belirtmektedir.
Yolculukta
farza bağlı sünnetierin kılınıp kılınmaması hususunda alimlerin görüşleri:
1- İbn-i Ömer
(r.a.) ve diğer bazı alimlere göre yolculukta farza bağlı sünnetIeri kılmak
müstahab dağildir. Delilleri de bu hadistir.
2- Cumhur'a
göre müstahabtır. Delilleri de sünnetlerin kılınınasına ait hadislerdir. Bir de
Nebi (s.a.v.) ve Sahabilerin bir yolculuk esnasında gün doğuncaya kadar sabah
namazı için uyanmamaları üzerine kazaya kalan sabah farzını kılarken ona ait
iki rek'at sünneti kıldıklarına dair hadistir.
İbn-i Ömer
(r.a.)'in: 'Eğer ben sünnet kılmış olsaydım farzını tam kılardım.' sözüyle
ilgili olarak el-Hafız. Fethu'l-Bari'de şöyle der: İbn-i Ömer (r.a.)'in maksadı
şudur: Eğer kendisi farzını tam olarak kılmakla farza bağlı sünnetleri kılmak
hususunda serbest bırakılmış ve bunIardan birisini tercih etmek durumunda olmuş
oIsaydı farzını tam olarak kılmayı, sünneti kılmaya tercih edecekti. Farzı
kısaltmaktan amaç işi kolaylaştırmaktır. Bunun için İbn-i Ömer (r.a.)
sünnetIeri kılmazdı. Farzını da tam yapmazdı.
Cumhur, Nebi
(s.a.v.)'in farza bağlı sünnetleri kıldığını görmediğine dair İbn-i Ömer
(r.a.)'in sözüne şöyle cevap vermiştir:
Nebi
(s.a.v.)'in, çadırında veya kaldığı yerde sünnet kılmış olması ve İbn-i Ömer
(r.a.)'in bunu görmemesi muhtemeldir. Veyahut Nebi (s.a.v.) bazı seferlerinde
sünnet kılmazdı. Ta ki bu O'nun caizliğini halk biIsin.
Hulasa yolculuk
halinde farzlara bağlı sünnet kılmak hususunda alimler ihtilaf etmişlerdir:
İbn-i Ömer
(r.a.)'e göre gündüz hiçbir suretle kılınmaz. Gece yerde veya binek hayvanı
sırtında kılmak caizdir.
Selef
Adimlerinin büyük çoğunluğuna göre gece ve gündüz binek hayvanı sırtında olsun,
yerde olsun kılınır.
Üçüncü bir
kavle göre hiç kılınınaz.
Tirmizi:
Sahabilerin bir kısmı yolculukta farza bağlı olmayan natileyi kılmayı uygun
görmüşlerdir. Ahmed ve İshak'ın kavli de böyledir. İlim ehlinden bir cemaat da
farzlardan önce ve sonra sünnet kılmama hükmünü vermişlerdir, demiştir. Cumhur
ve diğer üç mezheb imamlarıda Ahmed bin HanbeI'in kavli gibi hükmetmişlerdir .